Havza Haber Ajansı muhabirinin Urmiye’den bildirdiğine göre, Hüccetü’l-İslam Mansur İmamî, Cumartesi akşamı Urmiye’deki Mehdî (a.f.) Cami’sinde düzenlenen Hz. Fatıma’nın (s.a) kutlu doğumunu anma töreninde yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “İslam’ın insana bakış açısı onu diğer düşünce sistemlerinden ayırmaktadır. Tarih boyunca farklı bireyler ve gruplar insan hakkında binlerce yıldır konuşmuş ve insanın özünü anlama mücadelesi temel bir tartışma konusu olmuştur.”
İmamî sözlerine şöyle devam etti: “Düşünce ve kültür dünyasında asıl mücadele, insanın nasıl tanımlandığı üzerinedir. Toplumlar ve bireyler insan tanımlarını değiştirdiğinde bakış açıları da değişecektir. Bu nedenle hepimize düşen görev insanı İslam’ın perspektifinden doğru bir şekilde dünyaya tanıtmaktır.”
İnsana tesadüfen var olmuş bir canlı olarak bakmak, onu yırtıcı bir hayvana dönüştürür
Batı Azerbaycan İslami Tebliğat Genel Müdürü, insana bir “tesadüf eseri varlık” olarak bakmanın onu yırtıcı bir hayvana dönüştürdüğünü vurguladı ve şu ifadeleri kullandı: “Eğer insana tesadüfen yaratılmış bir varlık olarak bakarsak, bu anlayış hem gülünç hem de ciddi hatalarla doludur. Böyle bir bakış açısıyla insanın vicdan, ahlak ve fıtrat gibi kavramlarla ilişkilendirilmesi mümkün değildir. Bu anlayışın doğal sonucu insanın ilahi bir varlık olarak değil, dünyevi ve maddi bir varlık olarak tanımlanmasıdır.”
Açıklamalarına devam eden İmamî, “Hayvanları sirklerde ödül ve şartlandırma yöntemleriyle eğitiyorlar. Batıdaki birçok yasa ve sistem de insanı şartlandırmaya dayalı olarak şekillendiriyor. Bu yaklaşım insanı bir hayvan olarak görüp şartlandırmayla eğitiyor ve bunun sonucunda Irak’taki ABD ordusu tarafından kurulan ‘Bucca’ hapishanesi gibi yerler ortaya çıkıyor. Burada altı yıl boyunca Ebu Bekir Bağdadi ve Cevlani gibi kişileri yetiştirerek kapitalist sisteme hizmet etmeleri sağlandı. Bu, insanı bir hayvan olarak gören anlayışın ve şartlandırmanın doğrudan bir sonucudur. Bu bakış açısıyla ne dinin ne de fıtratın bir anlamı kalır, hatta kelimeciliği bile meşrulaştırılır” dedi.
Hüccetü’l-İslam İmamî, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Marx, insanın en temel ilişkisinin ekonomi olduğunu ve her şeyin üretim, tüketim ve istihdam etrafında döndüğünü ifade etmiş, insanın karakterini bu ilişkilerden türettiğini savunmuştur. Freud ise insanı tamamen cinsel bir varlık olarak tanımlayarak tüm davranışlarını bu dürtüye dayandırmıştır. Bugün insanı farklı açılardan ele alanlar öncelikle insan tanımına dair duruşlarını netleştirmelidir.”
Yüce Allah, insanı kendi ruhundan yarattığı ve onu ilahi halifesi olarak tanıttığı için ona üstün bir değer ve onur bahşetmiştir
Kur’an-ı Kerim’de bu konu şöyle ifade edilir: “Andolsun, biz Âdemoğullarını üstün bir şekilde yarattık; onları karada ve denizde taşıdık, kendilerine temiz rızıklar verdik ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık.” (İsra, 17:70).
Bu ayet, insanın yeryüzündeki en şerefli varlık olarak yaratıldığını ve başına onur tacının konulduğunu gösterir. Allah, insana başka hiçbir varlığa bahşedilmeyen eşsiz bir değer, büyüklük ve sorumluluk vermiştir. Bu yücelik, Yüce Allah’ın kendi ruhundan insana üflemesi ve onu halife olarak tayin etmesiyle açıklanmaktadır.
Şeytan, amacına ulaşmak için insanın kimliğini elinden alır
Batı Azerbaycan İslami Tebliğat Genel Müdürü şu açıklamaları yaptı: “Batı’nın insan tanımları, insanı parçalayıp kimliğini yok etmiştir. Günümüzde insan kimliğinin yok edilmesi dünyanın en önemli sorunlarından biridir. Şeytan, insana hükmetmek için önce onun kimliğini elinden almalıdır. Kimliğini kaybeden bir insan her türlü eyleme yönelebilir. İmam Hadi (a.s) bu konuda şöyle buyurmuştur: Kendi nefsine değer vermeyen birinin şerrinden emin olmayın. Böyle bir kişi bilim insanı dahi olsa, ilmini yıkım gibi şeyler için kullanabilir.”
İmamî sözlerine şöyle devam etti: “Eğer insanı mutasyona uğramış bir maymun olarak tanımlarsanız onun için insanları katletmenin bir sakıncası kalmaz. Nitekim bu yıl içinde 50 binden fazla Filistinli kadın ve çocuk katledildi ancak kimse bu duruma ses çıkarmadı. Yakın zamanda ABD Başkanı da açıkça ‘Bizim için daha fazla fayda sağlayanlarla iş birliği yapacağız’ dedi. Bu, insanı yanlış bir şekilde değerlendiren kapitalist sistemin bakış açısını yansıtmaktadır.”
Hüccetü’l-İslam İmamî, şöyle dedi: “İmam Ali’nin (a.s) insan anlayışı çok farklıdır. Allah’ı kendisi için yardımcı ve dost kabul eden kişi, diğerlerinden çok farklıdır. Şeytan insanın kimliğini elinden almak için insana felsefe ve bilim sunmuştur. Bu süreçte ise en fazla hakları ihlal edilen grup, kadınlardır. Kapitalist sistem her şeyi bir mal olarak görür ve bunu açıkça ifade etmekten çekinmez.”
Batılılar, özgürlük ve insan hakları yalanıyla insanı esir almışlardır
Hüccetü’l-İslam İmamî, şöyle devam etti: “Batılılar, özgürlük ve insan hakları yalanı ile insanı esir almışlardır. Onların düşüncesi şu şekildedir: Eğer kadınların cinsiyetini ve cazibesini, para ve sermaye elde etmek için kullanabiliyorsak neden bunu yapmayalım? 150 yıl önce Avrupa ve Batı’da bilimsel bir sıçrama yaşandı ve fabrikalar kuruldu, bu da ham maddeye olan ihtiyacı artırdı. Bu ihtiyaçları karşılamak için diğer ülkeleri sömürge altına aldılar ve ucuz iş gücü sağlamak adına kadınlara mülkiyet hakkı vererek onları kapitalist sistemin ucuz iş gücü olarak kullandılar. Kadınların cinsel ihtiyaçları ve fuhuşu üzerinden de para kazandılar, cinsel devrim başlattılar ve bu süreç bugüne kadar devam etti.”
Batı Azerbaycan İslami Tebliğat Genel Müdürü sözlerine şöyle devam etti: “Kadın, her şeyden önce bir insandır. Bu yüzden önce insanı tanımamız gerekir, böylece hem insanın hem de kadının kimliğine yönelik bir suç işlendiğine izin vermeyiz. Kapitalist sistem kadınları, hakları adına ucuz iş gücü haline getirdi, aileyi yıktı ve cinsel devrim yarattı. Dünyada moda akımları başlatarak kozmetik ürünleri üretti ve ‘Hep genç kalmalısınız’ sloganıyla kadınlara ürünlerini sattı. Böylece her şeyden, özellikle kadınlardan para kazandılar. Batının kadınlar üzerinde yaptığı zulüm hiçbir dünyada yaşanmamıştır.”
Batılılar insanları ve organlarını satıp zengin olmak için savaş çıkarırlar
Hüccetü’l-İslam İmamî, şöyle ekledi: “Kapitalist sistem savaş çıkarır, insan hakları gibi gerekçelerle müdahale eder ve savaş mağdurlarının organlarını Avrupa ve Amerika’ya gönderir. Ayrıca, öksüz çocukları alır ve savaşta hayatta kalan çocukları ailelerinden satın alarak Batı’da fuhuş ve yozlaşma merkezlerine satar. Günümüzde kölelik devam etmektedir ve eski bir ABD başkanı, yazdığı kitabında bu durumu belirtmiştir.”
İslam’ın kadına bakış açısı, kadının içinde barındırdığı o büyük ruhun bir yansımasıdır
Hüccetü’l-İslam İmamî, şöyle belirtti: “Hz. Fatıma (a.s), İslam’da kadın için en mükemmel örnektir. Eğer dinin ve masum İmamların (a.s.) insan ve kadın hakkındaki bakış açılarına odaklanırsak, kadının ne kadar yüksek bir değere sahip olduğunu görürüz. Bu kadının içinde barındırdığı o büyük ruhun bir yansımasıdır ve Yüce Allah, kadına özel bir yatırım yapmıştır.”
İmamî sözlerine şu şekilde devam etti: “Bugün bizim görevimiz Hz. Fatıma’nın (a.s) değerini tanımak ve başkalarına tanıtmaktır. Aynı zamanda düşmanın ne amaçla hareket ettiğini ve kadınlar üzerinde hangi zulümleri uyguladığını bilmeliyiz. Düşmanın propagandalarıyla sokağa çıkmış olan o genç kız, düşmanın hedeflerini bilse asla onun tuzağına düşmez. Bu yüzden İslam’ın kadına bakışını doğru bir şekilde anlatmaya ve kadının kimliğini açıklamaya ihtiyacımız vardır.”
Your Comment